Ya bir de İslam ülkesi olmasaydık?


Halimiz nasıl olurdu o zaman?

Haydi şimdi gidin, şeyh, mürşid, müceddid, gavs kabul ettiğiniz sahtekarların karşısına geçin ve

"Efendim! Size tabi olduk, bize bu ülkenin islam ülkesi olduğunu, falanca partinin İslami parti olduğunu, filanca liderin de mücahid ve halife olduğunu söylediniz. Talebelerimizi bile onlarca yıldır bu anlayış üzerine yetiştirdik. Peki İslam ülkesinde kerhaneler nasıl açık olabiliyor? Faiz nasıl serbest olabiliyor? Alkollü içkiler, şans oyunları, zina, evlilerin zinası, ibnelik ve helake götürücü bu kadar şey nasıl serbest olabiliyor? Hepsinden önemlisi, bütün bunlardan islam devleti dediğiniz bu devlet nasıl vergi alabiliyor? Bu vergilerden memurların, memurelerin hatta diyanet personelinin maaşlarını ödeyebiliyor?" diye sorun.

Cevap vermesini falan beklemeyin. Kem küm etmeye başladığında doğrudan suratına tükürüp geçin. Ve yüz milyonlarca insanın bile peşinden gitmesinin, şer'an bir ölçü olmadığını, yığınların peşine düşmesinin o kişinin haklı ve istikamette olduğunu göstermediğini iyice idrak edin. Böyle kutta-i tariklere, manevi yol kesici tarikat eşkıyalarına rabıta yapmaya şu an itibari ile son verin. Kendinizi şeytanların(kafir cinlerin) hilelerinden koruyun. Zira şeytanlar peygamberlerin ve hakiki mürşidi kamillerin suretlerine giremezler ama çakma mürşidlerin, müceddilerin ve gavsların suretlerine girerler. Bu yüzden tabi olduğunuz bozuk yollarda, sabahlardan akşamlara kadar, en meşhur olmuş hocalarınıza kadar herkes rüyalar ile meşguller. Açın youtube'da hoca zan ettiğiniz münafık sahtekarların videolarına bir bakın. İyice anlayacaksınız.

#MehmetFahriSertkaya

*

Siz hâlâ deccalı ve deccal küfrünü mü bekliyorsunuz?

(...) 1800'den sonra olanlar olmaya, sıkıntılar, belalar üst üste gelmeye başladı. Kimse nasiplenmedi. 1839'da Tanzimat fermanı ile devlet islam devleti olmaktan çıktı. İslam'ın en temel hükümleri bile resmi imza ile inkar edildi ve uygulamadan kaldırıldı. Görüntüde ortada molla, şey, mürşid ve mürid doluydu. Alimler, medrese müderrisleri ve dersiamlar doluydu ama hiç kimse rahatsız olmadı. "Hey! Bu gidiş nereye? Devlet elden gitti" demedi. Abdülaziz ve özellikle de Abdülhamid han ile Allah teala bu millete bir şans daha verdi. Gelecek büyük belaları öteledi. Kısmi bela ve musibetler devam etti. Bunlar da yoldan çıkan milleti-ümmeti itaate sevk içindi. Yine kimse oralı olmadı. Millet Abdülhamid Han'a tabi olsa idi, yeniden bir İslam devletine dönüşülürdü. Her şey ama her şey çok farklı olur ve tarih çok farklı akardı. Deccaliyet çağına girilmezdi. Abdülhamid Han, 33 sene sonra yine mağlup edilemedi de ilahi takdir gereği kendisi çekildi. Çünkü millet azabı fazlasıyla hak etmişti ve bütün peygamberlerin ümmetlerini ikaz ettiği deccal devri başlamalıydı. Çünkü kıyamete az kalmış ve diğer alemler-dünyalar da buna hazırlanmıştı.

#MehmetFahriSertkaya

En kısa zamanda, dar'ül harb fıkhına dair malumat sahibi olmalısınız, yoksa bu ülkede dar'ül islam fıkhına göre yaşayamaz, daha fazla direnemez, günah batağına batar, helake gidersiniz.

Yorumlar