Erkeğin kadına selam vermesi iş atmakmış... (video)


Erkekler her önüne çıkan kadına selam veriyorum bahanesi ile iş atabilir. Mümkündür. Bu hususta ikaz da çok kıymetlidir.

Peki, yanlış anlamalar olabilir ve müslüman erkekler ve kadınlar, toplumdan uzaklaşabilir, ticaretten, eğitimden, sanayiden, devlet kurumlarından geri kalabilir, ezik kalabilir ya da buralarda sürekli gerginlik sebebi olarak görülebilir diye endişe ederek, iyice izah etti mi bu meseleyi...

Ben izlemediğim için, videonun tam halini bulup izlemek çok vakit alacağı ve yapmam gereken çok işler olduğu için soruyorum, izleyen var mı, şu sorulara cevaplar verdi mi;

Akrabalarımızdan olan ama nikah da düşen kadınlara selam verirsek iş atmak mı olacak?

Alış veriş, ticaret sırasında muhatap almak zorunda kaldığımız kadınlara, adab-ı muaşeretin gereği olarak öncelikle selam verirsek, iş atmak mı olacak?

Komşularımızdan, çevremizden olan kadınları görünce, uzaylı gibi mi hareket etmeliyiz?

Aylar, yıllar boyu komşuluk hukuku oluşsa da "Erkek kadına selam veremez" diye bu müslüman kadınlara selam vermemeli miyiz?

Ya da müslüman kadın, tesettürüne riayet ederek bakkala ekmek almaya gidince, komşusu olan bu esnafa, son derece ciddi ve edepli bir şekilde "Selamün aleyküm Mehmet Ağabey, iki ekmek verir misin?" dese günaha mı girer?

Kadın kocasından ya da babasından izin aldıktan sonra, sosyal hayata çıkıp, lüzumu kadar ve ölçüyü koruyarak erkeklerle konuşursa, günah mıdır?

Kendi yengesine selam vermeyen, ailecek gidilip gelinen akşam ziyaretlerinde bile, şer'i ölçülerin korunduğu ziyaretlerde bile selam vermeyen ve hal hatır sormayan, onu bir uzaylı gibi algılayan müslüman erkeklerin yaptığı doğru mudur? Mutlaka böyle mi hareket etmeleri gerekir?

Sahabeler, lüzumu halinde sahabe hanımlara selam verip, ölçüyü kaçırmadan onlarla ilmi ve ticari mesele konuşmamışlar mıdır?

Pir-i fani (şehvetten düşmüş ihtiyar) kadınların saçlarını ve kollarını bile erkeklerin görmesinde mahzur yok iken, bunlara selam vermeyi bile men etmek, takva mıdır, aşırılık mıdır?

İsmailağa cemaatine mensup kişilerin, ifrat tefrit sınırları gözetilmeden şovmence ve samimiyetsizce verilen fetvalar nedeni ile kafalarının bir milyon olduğu, darmadağın oldukları, sosyal hayatta lüzumsuz sıkıntılarla boğuşup psikolojik vak'a oldukları iddiaları doğru mudur?

Mahmud Efendi'nin "Kadın olsaydım sekiz kat çarşafı üst üste giyerdim" dediği uzun süredir konuşuluyor. Bu sözü gerçekten demiş midir? Cemaatin diğer hocalarının da görüşü bu mudur? Bu söz söylenir iken cemaate bağlı kadınların nasıl anlamaları ve nasıl hareket etmeleri beklenmiştir?

Hoca hanımların, cemaatin hanım bağlılarına, "Eşiniz uzun don giymiyorsa, ona kadınlık yapmayacaksınız", "Çarşaf giymenize eşiniz izin vermiyorsa, ona kadınlık yapmayacaksınız", "Eşiniz sakalını kesiyorsa, hükmen ibneler gibidir.", "Çarşafsız tesettüre girenlerin, sokaktaki or.spulardan farkı yoktur" v.b. fetvalar verdiği vaki midir, bunlar halk arasında uydurulmuş sözler midir? Gerçekten bu gibi fetvalar veriliyorsa (ki yıllardır o kadar çok kişiden duyuyoruz ki tevatür derecesine gelmek üzere) bu şaklabanca ve hadsizce fetvaları veren şaklabanlar ve hadsizler kimlerdir? Bu cemaatte her zaman son sözü söyleyen bir yetkili ve aklı başında biri varsa, bu gibi rezilliklere neden müdahale etmez?

Daha kaç milyon müslümanın, kaç on sene daha, dünya hayatının çekilmez bir çileye dönüşmesi gerekiyor, birilerinin aklının başına gelmesi ve işini düzgün yapması için?

#MehmetFahriSertkaya